YA DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ÇOCUKLAR!
Doğu Türkistanlı çocuklar Türkiye Türklerinin öz kardeşleridir. Türkiye insanının 23 Nisan coşkusunu yaşarken yüreğinin bir yerinde zulüm çeken bu kardeşlerinin acısını hissedeceklerine inanıyoruz. Yeter ki Doğu Türkistan’daki vahşet ve zulüm yeterince anlatılsın ve gözler önüne serilebilsin.
Bir 23 Nisan daha kutlanacak ülkemizde. Türk Milli Mücadele Hareketi’nin merkezi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı bu gün, 1927 yılından beri Çocuk Bayramı olarak kutlanıyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonunu ve çocukların bir ülkenin geleceği olduğu gerçeğine inancını en somut şekilde gösteren bu bayram, tüm dünyada çocuklar armağan edilmiş ilk ve tek milli bayram olma özelliği de taşıyor. Bu yıl da, tüm dünyayı saran Çin Virüsü salgını gölgesinde kutlanacak olsa da, yine çocuklara başka bir coşku verecek, onlara gösterilen önem ve değerin bir göstergesi olarak kutlanacak. Çocuklar, ülkenin kurtuluş mücadelesinin en önemli dönüm noktasının yaşandığı bir günün kendilerine armağan edilmesinin sevincini bir kez daha yaşayacaklar.
Bir de Türk dünyasının doğusundaki çocukların durumuna bir bakalım 23 Nisan yaklaşırken:
1949 yılında işgal edilen yurtlarında Çin baskı ve zulmü altında yaşayan Doğu Türkistanlı çocuklar, son yıllarda insanlık tarihinde az görülen bir dramla karşı karşıyadırlar.
Öncelikle anne ve babalarından koparılmış durumdalar. Milyonlarca Doğu Türkistanlı Türk, Sovyet Gulaglarına benzer toplama kamplarına atıldılar. Geride kalan çocukları, onlar hayattayken yetim ve öksüz hale getirildiler. On binlerce çocuğun anne-babasından haber alınamıyor, akıbetleri bilinemiyor.
Anne-babası kampa alınan çocuklar da, bir nevi Çin düşmanı muamelesine tabi tutuluyor, toplumdan tecrit ediliyorlar. Onlara hısım akrabalarının bile sahip çıkmasına izin verilmiyor. Öyle ki yalnızlıktan aç kalarak hayatını kaybeden, başıboş kaldığı için derelerde, göllerde boğulan çocuklar olduğu haberleri geliyor sık sık. Aileler parçalanmış, çocuklar perişan olmuş durumdalar.
Bu durumdan yararlanan Çin, sahipsiz kalmış çocuklar, anne babaları toplama kampına alınan çocuklarla ilgili akla gelmeyecek zalimce bir başka politika uygulamaya başlamış durumda. Anne babaları toplama kamplarına gönderilen Doğu Türkistanlı çocuklar, adına sözde okul denilen çocuk toplama kamplarına gönderiliyorlar. Amaç belli. Uygur Türklerini tam anlamıyla soykırıma uğratmak, nesillerini ortadan kaldırmak ve çocukları mankurt bireyler haline getirmek.
Nitekim bu “okullara” konulan çocuklar, tam anlamıyla asimilasyona tabi tutuluyorlar. Yüksek güvenlikli olarak inşa edilen binalarda adeta askeri bir disiplin altına alınmış haldeler. Çocukların Türk ve Müslüman kimliklerini unutturmak, aile bağlarını ve aidiyet duygularını ortadan kaldırarak Çin kültür ve adetlerine alıştırmak için sistematik beyin yıkama eğitimi uygulanıyor. Kamplarda sadece Çince konuşulabiliyor; çocuklar domuz eti yemek, tek tip kıyafetler giymek ve onların istedikleri şekilde davranmak mecburiyetindeler. Bu kamplara konulanların genellikle 1-10 yaş aralığında olduğu dikkate alındığında amacın ne olduğu daha açık olarak anlaşılacaktır.
Hem de 21. Yüzyılda, tarihte görülmemiş bir uygulama ile inşa edilen çocuk toplama kamplarına sadece Uygur çocuklar değil Kazak ve Kırgız çocuklar da konuluyor. Burada dış dünya ile bağlantıya kesinlikle izin verilmiyor. Birçoğunun anne ve babası toplama kamplarında olduğu için zaten görüşme imkanları yok, olanların da aileleri ya da yakınları ile temas etmeleri yasak.
Çinliler, utanmadan bu kamplarda çekilmiş çeşitli videoları da sosyal medyada paylaşıyorlar. Bu şekilde servis edilen bir videodaki küçücük Uygur çocuğun “ben Uygurca konuşmaktan korkarım, Çinçe konuşurum. Yoksa öğretmenlerim bana kızar, ceza verir” sözleri ve etrafta bulunan Çinli öğretmenlerin kahkahaları bu acı tablonun sadece görünen kısmıdır.
Bu çocuk beyin yıkama merkezleri Doğu Türkistan’ın hemen her yerinde inşa edilmiştir. Her birinde yüzlerce çocuğun tutulduğu tahmin edilmektedir. Mesala sadece bir kentte yaşları 1 ila 3 olan çocukların tutulduğu 11 kreş bulunduğu resmi bilgiler arasındadır. Yine aynı kentte, bu kreşlerin yanı sıra yaşları 3-6 arasında olan çocukların tutulduğu 9 tesis ve ayrıca 7 ana okulu seviyesinde kamp bulunmaktadır. Böylece, Çin’in “okul” diye lanse ettiği bu kamplarda binlerce çocuk soykırım uygulamasına tabi tutulmakta, öz ana vatanlarında milli kültür, adet ve geleneklerinden koparılarak Çinlileştirilmeye çalışılmaktadır.
Söylediğimiz gibi amaç bellidir. Müslüman-Türk çocukların duygu ve düşüncelerini yeniden inşa ederek kendilerine itaat eden, kimliğini unutarak mankurtlaşan nesiller yetiştirmek, bu çocukları Çin amaç ve hedefleri için çalışacak insanlar haline getirmektir.
Doğu Türkistanlı çocuklar Türkiye Türklerinin öz kardeşleridir. Türkiye insanının 23 Nisan coşkusunu yaşarken yüreğinin bir yerinde zulüm çeken bu kardeşlerinin acısını hissedeceklerine inanıyoruz. Yeter ki Doğu Türkistan’daki vahşet ve zulüm yeterince anlatılsın ve gözler önüne serilebilsin.
0 Yorum