Telefon
WhatsApp
TUTUKLAMA ÖDÜL MÜ CEZA MI ?

TUTUKLAMA ÖDÜL MÜ CEZA MI?

            Bugünkü yazımızda, toplumumuzda infial yaratan üzücü her hadisenin ardından tartışılagelen tutuklama tedbirinden bahsedeceğiz. Hani her suçta mağdurun ilk tesellisi haline gelen boylasın hapsi, hasret kalsın gökyüzüne, elini kolunu sallayarak gezmesin şeklindeki uzayıp giden ilk yakarışı.  Özellikle de yakın zamanda kadına karşı uygulanan şiddet olaylarında kamuoyu tarafından sıklıkla tartışılan tutuklama tedbirine ışık tutmak gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim kamuoyunun bu hususta yeteri kadar aydınlatılmadığı hakikati ortadadır.

            Öncelikle medyaya yansıyan ve toplumun vicdanını sızlatan vakıalara gün geçtikçe şahit olmaktayız. Kendisini savunamayacak kimselere karşı işlenen suçlarda faillerin bir an önce adaletin tecellisi için cezalandırılmasını halkımız haklı olarak arzu etmektedir. Hatta medyaya yansıyan yönüyle, bu gibi suçların faillerinin gözaltı sonrası alınan ifadelerinin ardından serbest bırakıldığı haberlere düşünce, kamuoyu tarafından eleştiriler yapılmakta, hatta sosyal medya vasıtası ile failin tutuklanması için yoğun talepler gündeme gelmekte günlerce pişirilip haberler gazeteler sosyal hesaplarla önümüze getirilmektedir. Yazımızda tutuklama tedbirinin hukuki mahiyeti üzerinde durulacak olup bu konuda düşünüp bir kanaate varmayı siz değerli okurlarımıza bırakacağız.

            Her şeyden önce bir kimsenin suçluluğu yetkili makamlarca yapılan yargılama neticesinde mahkeme kararıyla anlaşılır ve sabit kılınır. Bu kimsenin mahkeme kararı öncesi suçlu ilan edilmesinin, çağdaş hukuk sistemlerinde ve tabii olarak bizim hukuk sistemimizde de kabulü mümkün değildir. Hatta bu durum hukuk öğretilerinde suçsuzluk karinesi, masumiyet karinesi gibi isimlerle adlandırılır. Kişi suçluluğu resmen kanıtlanıncaya kadar masum sayılır ve şüpheden de sanık yararlanır. Peki bu suç kanıtlanıncaya kadar suç işleyene neler yapılabilir? Hukuk düzenimizde en yakın karakola gidip belli gün ve saatlerde imza atmak, yurt dışına çıkış yasağı koymak, tutuklamak, akıllı bileklik ile belirli bölgelere, belli illere, belirli bir alana çıkış yasağı koyup ihlali halinde bileklikten çıkan alarm sesi ile anında kolluk müdahalesinde bulunmak ya da ev hapsi gibi çeşitli yaptırımlar gündeme geliyor.  Peki tutuklama nedir? Buna verilecek en net cevap ; yargılamanın sağlıklı yürümesini sağlamak, şüphelinin kaçmasını - delilleri karartmasını önlemek ve yine şüphelinin mahkeme kararı anında hazır bulunmasını sağlamak amacıyla, hakkında ceza yargılaması yapılan kimsenin bir müddet alıkonulması yani hareket serbestisinin kısıtlanmasıdır. Hakkında tutuklama kararı verilen kimse tutukevinde, eğer mevcut bölgede tutukevi yoksa cezaevlerinin tutuklular için ayrılan bölümlerinde alıkonulacaktır.

            Yukarıda vermiş olduğumuz tanımdan da çıkarılacağı üzere tutuklama asla ve asla kişiyi cezalandırma amacını taşımamaktadır. Tutuklama sadece yargılamanın sağlıklı yürümesini sağlayacak bir tedbirdir. Nihayetinde bir kimsenin tutuklu yargılanması suçlu olduğu anlamına gelmeyeceği gibi yine tutuksuz yargılanması suçsuz olduğu anlamına da gelmeyecektir. Örnek vermek gerekirse; bir silahla, bıçakla delici kesici bir aletle birini kasten yaralayan birinin derhal tutuklanmasındaki amaç silahı yok etmesini, delilleri karartmasını, suçu üstlenecek birilerini bulmasını, olay yerini gören kamera görüntülerini yok etmeye çalışmasını veya yaraladığı kişiyi saklayıp şikayetçi, olmayacağına ikna edene kadar hürriyetinden yoksun bırakmasını önlemektir.

            Farklı bir perspektiften bakmak gerekirse de cinsel suçlarda da failin linç edilmesi hatta daha da öte gidilerek katledilmesi gibi hukuk düzeninin korumadığı hallerde de tutuklama faili koruyan bir kalkan görevi görmektedir. Bu hallerde tutuklanmayı fail bir kurtuluş bir ödül gibi görmektedir. Veya faili ya da mağduru kişice çok olan suçlarda da töre, kan davası, kısas gibi hallerde de tutuklama bazen kişiler için olayların yatışmasını bir suçtan daha fazla suç ve suçlu doğmasını önlemektedir. Geçen zaman içerisinde kişiler daha sağlıklı düşünüp ilk öfke hallerinden çıkmış olmaktadır.

            Peki ne zaman hangi tedbir uygulanır? Tutuklama tedbiri hangi hallerde uygulanır? Bir kimse hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın  hürriyetinin kısıtlanması gündeme geldiğinde, halk tabiriyle, ince elenip sık dokunulması gerekecektir. Sonuçta  hakkında bir ceza mahkemesi kararı olmadığı sürece bu kimse hukuken suçsuz konumunda kalmaya devam edecektir. Ceza hukukumuzda tutuklamanın en ağır tedbir olduğu gözetildiğinde kanunun aradığı şekil şartlarının mevcut olması halinde tutuklama kararı verilebileceği öngörülmüştür.

            Öncelikle bir kimse hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için bu kimsenin suçu işlediğine dair mevcut deliller itibariyle kuvvetli şüphe bulunması gerekecektir. Nitekim o kimse hakkında kuvvetli deliller bulunmadığı takdirde tutuklama kararı verilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte tutuklama nedeni dediğimiz; yine o kimsenin delilleri karartma veya kaçma şüphesini uyandıracak somut olgular mevcut olmalıdır. Bu kimsenin kaçma şüphesi yoksa ya da delilleri karartma olasılığı yoksa o kimse hakkında tutuklama kararı verilemeyecektir. Örneğin soruşturma sırasında savcı tarafından tüm deliller toplanmışsa bu kimsenin delilleri karartma olasılığı artık kalmamıştır. Özetle  bir kimsenin tutuklanabilmesi için gerekenleri formülüze edersek: kuvvetli şüphe + tutuklama nedeni( kaçma veya delilleri karartma şüphesi) = tutuklama şeklinde ifade edebiliriz.

            Hangi suçlarda tutuklama nedeni var kabul edilir? Kanunumuzda katalog suçlar diye adlandırılarak sayılan bazı suçlar bakımından tutuklama nedeni var sayılacaktır. Yani bu kimselerin delilleri karartma veya kaçma şüphesi var sayılacaktır. Örnek verecek olursak; kasten adam öldürme, hırsızlık, gasp gibi daha birçok suçta, şüphelinin suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe varsa tutuklama nedeni kanunen var sayılacaktır. Bunu da yine formülüze edecek olursak: kuvvetli şüphe + katalog suç = tutuklama şeklinde ifade edebiliriz.

            Tutuklama kararını kim verir? hakim mi savcı mı polis mi ? Tüm bu hususlarla birlikte tutuklama kararı ancak mahkeme tarafından verilebilecektir. Örneğin savcının tutuklama kararı vermesi mümkün değildir.

            Tutuklama kararı verilemeyen suçlar var mıdır? Bunun yanı sıra mahkemede yapılan yargılama sonucunda alacağı ceza 2 yıldan az olan kişilere tedbir olarak tutuklama kararı verilemez. örneğin birine basit haliyle sözlü hakaret eden kimse elbette eylemine uyan cezayı alır ancak tutuklanmaz. Yani  hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyecektir.

            Görüleceği üzere tutuklama bir kimsenin cezalandırılması amacı taşımadan yargılamanın sağlıklı yürümesini sağlayacak bir tedbir olarak kanunumuzda yer almıştır. Peki her suç tipinde her mağdurun dilinde olan failin tutuklanması arzusundan doğan tüm bu tartışmalar nereden ve ne için doğmaktadır? Kamu vicdanını sarsan  her olay sonrası mağdur ve toplum tarafından adaletin zamanında tecelli etmesi arzulanır. Bu beklenti çok doğal olup  bu konu hakkında klişe olmuş bir söz de mevcuttur: geç gelen adalet, adalet değildir. Kamu tarafından arzu edilen bu olsa da yargı organlarının iş yükünün çok fazla olduğu da maddi bir gerçektir. Nihayetinde iş yükünün fazla oluşu da gözetildiğinde davaların beklenenden uzun sürdüğü gözlemlenmektedir. Bu durum da adaletin geç tecelli etmesi sonucunu doğurmakta ve toplumumuzun adalet beklentisini geciktirmektedir. Böylece tutuklama gündeme gelmekte ve bu tedbirin bazen cezalandırma aracı olarak  kullanılması söz konusu olmaktadır.

            Adaletin gecikmesi dışında başka bir neden de  mahkemelerin kararlarının  birbiriyle uyumlu olması gerekirken farklılık taşımasıdır. Nitekim buna hukuk öğretisinde mahkeme kararlarının yeknesaklığı ilkesi denmektedir. Malesef özellikle tutuklama söz konusu olduğunda bırakalım farklı şehirlerdeki mahkeme kararlarının birbiriyle uyumunu, aynı mahkemenin dahi farklı kararları arasında uyumsuzluk bazen gözlemlediğimiz bir durumdur. Hal böyle olunca kanaatimizce tartışmaların bir diğer  nedenini de burada arayabiliriz.

            Peki doğru olan hangisidir? Yargı organlarının yükünü azaltıp davaların zamanında ve gecikmeksizin sonlandırılarak ilgili kimselerin -eğer suçlu iseler- cezalandırılması mı; yoksa kanunda cezalandırma amacıyla değil de tedbir olarak öngörülen tutuklamanın, hakkında henüz mahkeme kararı olmayan kimseyi sadece cezalandırmak ya da mağdurun acısını hafifletmek amacıyla uygulanması mıdır? bu durumu da keyfiyetten uzak şekilde cevaplamak gerekirse çağdaş hukuk sistemleri, tutuksuz yargılamanın asıl, tutuklu yargılamanın ise istisnai olması gerektiğini öngörmektedir.

            Nihayetinde yazımıza son verirken, yukarıda izah ettiğimiz hususları da gözeterek, bu konuda düşünüp bir kanaate varmayı siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz. Hiç bir suç cezasız kalmayacak olup bazen yine de mağdur tarafından düşünmeye ve okurlarımıza farklı bir pencere gösterebilmeye çalışmak gerektiği düşüncesindeyim. Yakın zamanlarda karşılaştığım bir olayda annesi suça karışan ve bu nedenle tutuklanan down sendromlu bir erkek çocuğunun manasız ama telaşlı bakışları bana tutuklamanın her zaman tutuklanan kişiye ceza olmadığı  gerçeğini öğretti. Özel çocuğu olan anneler iyi bilicektir ki o özel çocuk asla annesini bir suçlu olarak kabul etmeyecek ve bakımını üstlenen annesinin tutuklanması halinden tek hissettiği annesinin yokluğunda yaşadığı anlamsız boşluk olacaktır. Neyse ki hukuk düzenimiz bu gibi bir çok halde, hamile ve doğumu yakın kadınlarda, emzikte bebeği olan annelerde, vücutsal sağlığı ceza evi şartlarını kaldıramayacak olan kimselerde bir nevi vicdani kanaat anlamına gelen suçta ve cezada sınırın aşılması kavramına yer vermiştir.bu hallerin varlığı halinde mahkemenin bundan haberdar edilmesi ilgili belgelerin sunulması ve pek tabii talebinin de mahkemece kabul edilmesi şartıyla tutuksuz yargılanabilmektedir.

AV.ŞULE YILDIZ GÜL

Kahramanmaraş Özel Karaoğlan kişisel gelişim kursu

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Reklam

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

Kahramanmaraş Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği