TÜRKİYE’NİN DOĞUM BELGESİ AMASYA GENELGESİ
İstiklal Savaşı Gazetesi, 20 Haziran 1919. Amasya Genelgesinin en önemli maddesi: Milletin İstiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da 9’uncu Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıktığında sokaklarda İngiliz işgal askerleri ile Rum Pontus çeteleri dolaşmaktaydılar[1]. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya ayak basar basmaz işgale karşı örgütlenmenin bir merkezde hızla oluşturularak ulusal direnişin başlatılmasını tasarlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkmasından sonra İngiliz istihbarat servisi tarafından takip edilerek yaptıkları izlenmiştir. Yaptığı işler, görüşmeler ajanlar tarafından rapor olarak İngiliz yönetimine bildirilmiştir[2].
İstanbul’dan hareket etmeden önce Rauf Orbay tarafından yapılan uyarı ile İngilizlerin yapacağı takipten haberdar olan Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da akıllı ve stratejik hareket ederek ilk başlarda İtilaf Devletleri ile sorun yaşamaktan kaçınmış, yazışmalarında ve beyanlarında Padişah ve Halifelik makamlarına bağlı olduğunu ifade etmiştir.
25 Mayıs gününe kadar Samsun’da kalan Mustafa Kemal Paşa, yaptığı görüşmelerden ve bulunduğu ortamdan istediğini elde edememenin huzursuzluğu ile Samsun’dan ayrılarak Havza’ya geçmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Havza’da bulunduğu süre içerisinde Ordu’nun depolarından silah dağıtarak Havza halkını işgale karşı yüreklendirmiş ve 29 Mayıs’ta Kolordu Komutanlarına gizli bir telgraf göndererek yurdu savunmak için savaş hazırlıklarına başlamalarını istemiştir[3].
İngiliz raporlarının olumsuz etkisiyle İstanbul Hükûmeti’nin Harbiye Nezareti tarafından İstanbul’a çağrılan Mustafa Kemal Paşa, Havza’da güvende olmadığını anlayarak[4] 8 Haziran’da Amasya’ya hareket etmiştir. Havza’dan ayrılmadan önce bölgenin ileri gelenlerini toplayarak işgale karşı neler yapacaklarını izah ederek görüşlerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın amacı Millî Mücadelenin her safhasını halka dayandırmaktır[5].
Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran’da Amasya’ya ulaştığında kendisini karşılayan kalabalık bir halk topluluğu vardır. Karşılayanlar arasında bulunan Müftü Hacı Tevfik Efendi; “Paşam bütün Amasya emrinizdedir” demiştir. Mustafa Kemal Paşa ise yaptığı konuşmada; “Memleket elden gidiyor, eğer düşman Samsun’a ayak basacak olursa, çarıklarımızı giyip dağlara çıkmamız, vatan toprağını son parçasına kadar savunmamız gerekecek”[6] diyerek topluluğa hitap etmiştir.
Amasya Görüşmelerinden Önce Genel Durum
İzmir’in 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgalinden sonra İstanbul’da bulunan Osmanlı münevverleri arasında yurdun kurtarılması tartışmaları yapılıyor, birçok farklı fikirler tezahür ediyordu. İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olan Hürriyet ve İtilaf Partisi taraftarları ile mevcut hükümetin Sadrazamı Damat Ferit Paşa ve avenesi İngiliz himayesini kurtuluş olarak görüyorlardı. Öğrenimlerini Amerikan okullarında yapan Ahmet Emin, Halide Edip gibi aydınlar ise Wilson Prensipleri Cemiyeti etrafında toplanarak ABD güdümünde bir çözüm olabileceği görüşünü savunmuşlardır[7].
26 Mayıs 1919 tarihinde Yıldız Sarayı’nda yapılan Saltanat şurasına, Osmanlı Devleti’nin aydınları ile önemli görevlerde bulunan devlet adamları katılarak yurdun nasıl kurtarılması gerektiği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir.
Saltanat şurasında üç farklı görüş ortaya çıkmıştır;
-Bağımsızlık için çalışacak bir milli şura kurmak,
-ABD güdümünü kabul etmek,
-İngiliz Himayesini kabul etmek.
Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa Yunan işgallerini protesto etmek için yeni girişimlerde bulunur. İtilaf Devletlerine sayısı 130.000’i bulan protesto kartları gider.
Mustafa Kemal Paşa Edirne’de bulunan 1’inci Kolorduya ve Konya’da konuşlu 2’nci Ordu Müfettişliğine telgraflar göndererek, halkın işgale karşı direnmesi için hazırlıklar yapılmasını ister.
Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı Devleti’nin temsilcisi olarak bulunan Damat Ferit, katılımcı devletlerin temsilcilerine yaptığı konuşmasında; savaşın suçunu tamamen İttihatçılara yükler ve İtilaf Devletlerinden yardım dilenerek Bolşeviklere benzettiği ittihatçılardan kendilerini kurtarmalarını istirham eder.
İçişleri Bakanı Ali Kemal, vilayetlere gönderdiği genelgede; halkı işgallere karşı çıkmamaya çağırarak, Reddi İlhak gibi derneklerin kurulmasını yasaklar[8].
15 Haziran’da Bergama’nın Yunan işgalinden kurtarılmasının ardından Menemen’i işgal eden Yunanlılar ihtiyar, kadın, çocuk demeden katliam yaparlar, evleri, camileri ve hayvanları yakarlar.
Amasya Görüşmeleri
Menemen katliamının öğrenilmesinin hemen sonrasında Mustafa Kemal Paşa aralarında Kolordu Komutanlarının da bulunduğu en güvendiği arkadaşları ile gizli bir toplantı yapar. Amaç eylem merkezi Anadolu olan düşman işgallerine karşı direnişi örgütleyecek bir yönetim kurmaktır.
Toplantıda, Ali Fuat, Rauf Bey, Albay Refet, Albay Arif, Albay Selahattin, Samsun eski Valisi Hamit ve Albay Kazım bulunuyorlardı. Görevlerinin kritikliği ve yerlerinin uzaklığı sebebiyle toplantıya katılamayan Konya ve Erzurum’da bulunan Cemal Paşa ve Kazım Karabekir, görüşmeler süresince telgrafla sürekli olarak bilgilendirilmişlerdir[9].
Amasya’da 18 Haziran’da başlayan görüşmeler 22 Haziran’a kadar sürmüştür. Görüşmelerde açık ve gizli kararlar alınmıştır. Açık alınan karar ile; Ulusal direnişi başlatmak, gerekirse Anadolu’da geçici bir yönetim kurmak üzerine mutabakat sağlanmıştır. Gizli karar ise; gerektiğinde Orta Anadolu’da 20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat ve Doğu Anadolu’da 15’nci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir tarafından sivil ve askeri tüm yönetimlerin idare altına alınması üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Amasya görüşmelerinin sonlanmasının ardından Mustafa Kemal Paşa tarafından Albay Kazım Bey’e Amasya Genelgesi yazdırılmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, Amasya görüşmeleri esnasında; vatanın bir bütün olarak savunulması ve milletin iradesinin egemen olması ilkesini savunurken adeta Mondros Mütarekesine isyan ederek Padişah’ın ve İstanbul Hükûmeti’nin güttüğü siyasete karşı bir duruş sergilemiştir. Görüşmelerde bulunan diğer katılımcılar arasından farklı düşüncelerle Mustafa Kemal’in görüşlerini aşırı bulanlar ve karşı çıkanlar olmuştur. Ancak, Mustafa Kemal’in “Yurdun bağımsızlığını milletin azim ve iradesi kurtaracaktır, meşru güç millete dayanmaktan geçer” iddiasındaki ısrarı ve kararlılığı, toplantıya katılan arkadaşlarını ikna etmiştir[10].
Anadolu’da bulunan bütün sivil ve askeri makamlara açık bir şekilde gönderilen Genelge’nin temel noktaları şunlardır[11];
-Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
-İstanbul Hükûmeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
-Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
-Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak millî bir heyetin varlığı zaruridir.
-Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen millî bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
-Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
-Her ihtimale karşı bu mesele millî bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
-Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır.
Amasya Görüşmelerini Baltalama Çabaları
Yurdu işgalden kurtarmak inancı ve azmi ile Amasya’da toplanan Türk Milliyetçileri Amasya genelgesini hazırlarken İstanbul Hükümeti İçişleri Bakanı Ali Kemal aracılığıyla Amasya görüşmelerini engellemeye ve sekteye uğratmaya çalışıyordu. Padişah ve İstanbul Hükumeti’nin Mustafa Kemal’i görevden almaya karar verdiği 20 Haziran gününden sonra İstanbul’da bulunan İngiliz Yüksek Komiserliği ile temas halinde olan ve onların güdümünde hareket eden Ali Kemal, 22 Haziran’da vilayetlere genelge göndererek; “Mustafa Kemal’in iyi bir asker olduğunu, ancak zamanın politikalarını bilmediğini, 9’uncu Ordu Müfettişliği görevini yerine getiremeyerek başarısız olduğunu, İngiliz Yüksek Komiserliği’nin talebi ile geri çağrıldığını, kendisiyle resmi işlere girilmemesini ve Mustafa Kemal’in emirlerinin yerine getirilmemesini” istemiştir[12].
Ali Kemal, vilayetlere gönderdiği başka bir genelgeyle milliyetçilerin askere alınmalarını engellemek isteyen emirler veriyor, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerine göre Türklerin silahsız ve cephanesiz kalmalarını sağlayacak kanun maddelerini devreye sokarak işgal kuvvetlerinin isteklerine uygun davranıyordu.
Ulusal akımı baltalamak için uğraşan İngilizler bu defada Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa’ya dikte ettirdikleri emirlerin 22 Haziran’da telgrafla 15’nci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’e gönderilmesini sağlamışlardır. Kazım Karabekir’e giden telgrafta; “Barış görüşmelerinin Türkiye’nin lehine döndüğünü, milliyetçi akımın ve yurtta yapılan örgütlenmelerin faydasız olduğunu, bölgede oluşan milli direniş örgütlenmelerinin sona erdirilerek sonucun bildirilmesi” emredilmiştir. Kazım Karabekir ulusal davaya inanmış bir vatansever olarak bu uyarılara hiç aldırış etmemiştir[13].
Sonuç
Amasya Genelgesi, Millî Mücadelenin kıvılcımlarından ve dönüm noktalarından birisidir. İşgale karşı direniş ve yurdun bağımsızlığı için mücadele etme kararının inanç ve azmi ile beraber, toprak bütünlüğü ve millet iradesinin meşruluğu da kesin olarak bir protokole bağlanmış ve mücadelenin önderleri tarafından kararlılıkla imzalanmıştır.
Amasya Genelgesi ile İstanbul Hükûmetine karşı Anadolu’da yeni bir yönetim ortaya çıkmış, askeri kuvvetlerle, Müdafaa-i Hukuk teşkilatlarının kaldırılmayacağı kesinleşmiştir.
Genelge ile; Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerine uyulmayacağı milletin iradesinin kutsal sayılacağı, bağımsızlık savaşının sonuna kadar sürdürüleceği inancı ve kararlılığı tüm dünyaya duyurulmuştur.
Ulusun önderleri tarafından direnişin ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk örgütlenme yeri olan Amasya’da kararlaştırılarak duyurulan bildirinin maddeleri aynı zamanda Ankara’da kurulan TBMM ve Cumhuriyet’in yasal dayanaklarının temelini oluşturacaktır.
Amasya Genelgesi’nde yer alan “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözü ile işgalden kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesinin ateşi yakılarak, Türkiye Cumhuriyeti hedefine ilk adım atılmıştır.
Sağlıcakla kalın…
_________________:
Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
KAYNAKÇA
[1] Selahattin TANSEL; “Mondros’tan Mudanya’ya Kadar I”, s.240, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1991, İstanbul
[2] Salahi R. SONYEL; “Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı I. Cilt”, s.252, Türk Tarih Kurumu, 2008, Ankara.
[3] Salahi R. SONYEL; “Gizli Belgelerde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı”, s.41, Atatürk Araştırma Merkezi, 2015, Ankara.
[4] Sina AKŞİN; “Amasya Toplantısı ve Amasya Kararlarının Mahiyeti”, s.31, Eser Matbaası, 1986, Samsun.
[5] Şevket Süreyya AYDEMİR; “Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922 Cilt-2” s.38, Remzi Kitabevi, 1999, İstanbul.
[6] Zeki SARIHAN; “Kurtuluş Savaşı Günlüğü l”, s.319, Türk Tarih Kurumu, 1993, Ankara.
[7] Salahi R. SONYEL; “Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika”, s.75, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara.
[8] Zeki SARIHAN; “Kurtuluş Savaşı Günlüğü l”, s.388.
[9] Salahi R. SONYEL; “Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı I. Cilt”, s.259.
[10] Bülent TANÖR; “Türkiye’de Kongre İktidarları”, s.320, Yapı Kredi Yayınları, 2002, İstanbul.
[11] Salahi R. SONYEL; “Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika”, s.84.
[12] Salahi R. SONYEL; “Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika”, s.91.
[13] Salahi R. SONYEL; “Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı I. Cilt”, s.272.
0 Yorum