Sorgulanmayan Hayat Yaşamaya Değmez
Sokrat’a atfedilen çok beğendiğim bir söz vardır: “sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez.”
- 15 Mayıs 2021, 02:03
- Eğitimci-yazar yunus pürçek
- 127
- 02
Sokrat’a binlerce yıl önce bu sözü söyleten elbette kendi zamanın insan yapısı ve toplumuydu. Çağlar geçmesine rağmen bu söz söylenme mahiyetini kaybetmemişse benzer durumda bireyler ve toplumlar var demektir. Yani kısacası, bu sözün söylenme tarihinin üstünden birlerce yıl geçmiş olsa bile bu söz hala tazeliğini korumaktadır.
Yıllardır öğretmenlik yapmaktayım ve bir eğitimci olarak gözlemlediğim şey ise kesinlikle Sokrat’ın söylediği durumla özdeşleşmektedir. Şuan yetişmekte olan ve geriden gelen nesil hayattan bir beklentisi olmadığı gibi hayata nasıl yaklaşacaklarını da bilmiyorlar. Maalesef üzülerek belirtmek zorundayım ki yeni nesil nerden gelip nereye gittiği konusunda kafa yormuyor. İlerleyen zamanlarda onları nelerin beklediğini, bu yaşamın aslında pamuk ipliğine bile bağlanamayacak kadar kararsız olduğuyla alakalı da bir bilgileri yok. Dahası böyle bir kaygıları da yok. Yeni nesil daha çok carpe diem yani gününü gün ederek yaşamayı seven, bir an ötesini düşünmeyen bir nesil. Gelecekteki bohem popülasyonun şimdiki fotoğrafı gibiler.
Yeni nesil hayatı sorgulamadan yaşamaya devam ederse ne olur? Nerden gelip nereye gittiğiyle alakalı fikirleri olmayan, nereye ait oldukları, kendilerinden beklenenlerin neler olduğuyla alakalı bir fikri olmayan insanların hayatları da yaşanmaya değer değildir bence. Rüzgârın önündeki kuru yaprak gibi savruk bir hayat yaşamaya mahkûm olacaklar her zaman. Eğer böyle bireylerin sayısı bir toplumda artarsa toplumlar da kuru yaprak gibi savrulacak ve sonunda da tarihten ve coğrafyadan silinen bir yığın toplum gibi onlar da o yığınlara karışacaklar. Markete gittiklerinde bir sakızın dahi maddi olarak bir karşılığının olduğunu bilen insanlar, kendilerine verilen bunca nimetin karşılıksız olduğunu sanmaları ve bu nimetlerin aslına uygun kullanılmaması sorgulanmadan yaşanan bir hayatın sonucudur. Yağmur yağar ve diner. Yaz gelir geçer. Verilen nimetler bir gün geri alınır ve artık sorgulamadığımız hayatın sorgusu o zaman başlar.
Yukarıda belirttiklerim elbette sadece öğrenciler için geçerli değildir. Bu çocukları eğiten öğretmenlerin de hayatı sorgulamaya ve sorgulatmaya dair bir endişesi yoktur. Aynı zamanda bu çocuklara ebeveynlik yapan insanların çoğunluğunun da hayatı sorgulayacak ya zamanları ya dermanları ya da cesaretleri yok. Er geç tırmanmamız gereken bir dağı sürekli ertelemek tırmanmamız gerektiği gerçeğini değiştirmez. Hayat sadece iş, ev, akademik başarıdan ibaret değildir. Bunların yanında hayatın her noktasında şöyle bir durup, günlük meşgalemizin içinden kafamızı kaldırıp bir geri bakmalıyız. Geride gördüğümüz şeyi mutlaka sorgulamalıyız.
Hayatı sorgulatmak eğitimin temel hedeflerinden birisi olmalıdır. Milletine, kültürüne, vatanına bağlı bireyler yetiştirmenin yanında yaşadığını, gördüğünü, ürettiğini, konuştuğunu, nerden gelip nereye gideceğini de sorgulamayı öğretmelidir. Aslında Sokrat’ı idama götüren şey de buydu. Atina sokaklarında insanlara sorular sorarak hayatı sorgulatmaktı. Ben bir ebeyim sadece var olanı ortaya çıkarıyorum diyerek kendisini savunmuştu. Yaşanılan hayat sorgulanmadan yaşanırsa Erikson’un yaşlılık dönemine denk gelen Benlik Bütünlüğüne karşı Umutsuzluk safhasında, insanlar benlik bütünlüğüne yani yaşanılanı olduğu gibi kabullenmek yerine geride bıraktıkları yaşamın gerçekten de yaşamaya değer bir hayat olmadığı gerçeğini fark edip umutsuzluğa düşerler. Fakat sorgusuz yaşanan hayat artık ne kadar sorgulanırsa sorgulansın değiştirmesi zordur. Bundan dolayı hayatın her safhasında hayat sorgulanmalıdır çünkü son pişmanlık fayda getirmez.
Yazar Hakkında
EĞİTİMCİ-YAZAR
ÖZGEÇMİŞ
Ordu’nun güzel dağ köylerinden birinde dünyaya geldi. 13 yaşına kadar köyde yaşadı ve ilkokulu köy okulunda okudu. 13 yaşında eğitim için İstanbul’a geldi ve burada ortaokul, lise ve üniversite eğitimini tamamladı. 2005 yılında Marmara Üniversite’si İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra eğitim-öğretim hayatına başladı. 16 yıldır hala bir eğitimci olarak devam etmektedir. “Unutulmaya Yüz Tutmuş 100 Türk Büyüğü” adlı antolojiye “Ozmış Kağan” ve “Zeynep Paşa” hikâyeleriyle katkısı olan kendi halinde eğitimci ve yazar. Bir gün, hala, doğaya geri dönmenin hayallerini kurmakta.
YUNUS PÜRÇEK
EĞİTİMCİ /YAZAR
Yorum Gönder
Yazarlarımız
Trend Haberler
Editörün Seçimi
Kahramanmaraş Nöbetçi Eczaneler
Anket
Anket Sonucu
Soru:
() Oy -
() Oy -
() Oy -
() Oy -
() Oy -
Toplam Oy Kullanıldı
E-Bülten Aboneliği
E-Bülten Aboneliği Yaptığınız Zaman Son Gelişmelerden Anında Haberdar Olursunuz.!
0 Yorum