MUTLULUK, DIŞTA DEĞİL İÇTEDİR
. Kişi, bakış açısına, görüşüne, algısına ve düşüncesine göre çok lüks bir hayat içinde mutsuz olabilirken en kötü şartlarda mutlu olabilir. Tersi de olabilir.
Mutluluk, kişinin hayata, dünyaya, zamana, varlığa, yaratılışa bakış açısına göre değişebilen göreceli bir kavramdır. Mutluluk ya da mutsuzluğu üreten kişinin kendisidir. Kişi, bakış açısına, görüşüne, algısına ve düşüncesine göre çok lüks bir hayat içinde mutsuz olabilirken en kötü şartlarda mutlu olabilir. Tersi de olabilir.
Mutluluk, saray ve samanlığa bağlı değildir. Sarayda da olsanız samanlıkta da yaşasanız sağlam, hakiki, doğru, iyi, güzel, olumlu, sahici, millî ve İslami değer yargılarınıza dayalı bir hayat tasavvurunuz varsa mutlusunuzdur.
Mutluluk, insanın hayatına anlam katan en sahici değerdir. Mutluluğun olmadığı bir hayat, ziyan edilmiş bir hayattır. Aslında hayatta olan, yaşayan ve aklı eren her insanın mutluluğu kendi ellerinde ve iradesindedir. Mutsuz insanların mutsuzluğunun asıl sebebi, mutluluk kavramını yanlış anlayışta ve çarpık algılayıştadır.
Sapık ideoloji, felsefe ve inanışlarla hayat programları çarpık yönlendirilmiş birçok insan, mutluluğu hep dışarıda yani eğreti maddi değerlerde ve nesnelerde aramaktadır. Mutsuzluk, sahip olunmayan ve olunamayacak olan dışarıdaki eğreti değerlerden ve geleceğe dair hayalî beklentilerden kaynaklanır. Mutluluk ise sahip olduklarının kıymetini bilmekte ve geleceğe dair gerçekçi hesap ve planlardadır.
İnsan, kendi ruhunun dışında kalan bedeni dahil bütün maddi nesnelerde mutluluk arayışına girdiğinden beri mutsuzluk diye bir olgu yaygınlaşmaya başladı. Birçok insan mutlu olmak için sadece çok para, lüks ev, araba, çok tüketim, çok eğlence, lüks giyim kuşam, süs püs gibi dışarda kalan eğreti değerlere sahip olma ihtirası içindedir. Bunlara sahip olamayınca da kendisini mutsuz hissetmektedir.
Ruhun dışında kalan bu eğreti nesnelerin de bir sınırı ve derecesi yoktur. Ne kadar paraya sahip olunursa mutlu olunacağının bir ölçüsü yoktur. Her zenginliğin bir üstü var. Her güzel evin, her güzel arabanın daha güzeli var. Dolayısıyla bunların bir sınırı ve ölçüsü yok. Eğreti maddi, dünyasal değerlere sahip olmak görecelidir, mutlak değildir.
Dolayısıyla insanların dünyasal maddi beklentilerinin bir üst sınırı da yoktur. Bu durumda hep bir eksiklik ve muhtaçlık, hep bir daha üstüne sahip olma ihtirası duygusu içinde olmak insanı mutsuz eder.
Halbuki gerçek mutluluk dışta değil içtedir. Maddede değil manadadır, bedene eklemlenen tensel hazlarda değil ruhani derinliktedir, bedeni süslemede değil kalbi süslemededir, insanlara eğreti maddi değerlerle gösteriş yaparak görünmede değil Allah’a manevi, ilahî, İslami, imanî değerlerle görünmededir.
Mutluluk, kişinin maddi değerler bağlamında sahip olduklarına kanaat edip şükretmesindedir. Mutluluk eksik ya da arızalı olsa bile bedensel varlığından şikâyet etmeyip kendisiyle barışta olmasındadır. Kişinin sahip olmadıklarına ya da az sahip olduklarına kanaat etmeyip isyan etmesinin kendisini mutsuz etmekten başka bir ürünü olamaz.
Kişinin Allah’ın kendisine maddi anlamda verdiklerine şükretmesi, onun bu dünyadan daha çok zevklenmesine, sahip olduğu dünya nimetlerinden hakiki manada tat almasına sebep olur. Kişi, kendisine verilen bu ömrün, sınırı ve ölçüsü olmayan tensel hazlar, bir yerde durdurulamayan eğlence ve tüketim, tatmin olunamayan gösteriş içinde kaybolup gitmek için olmadığını anladığında mutluluğu derinden hissetmeye başlamış demektir.
Bir sonraki adım ise bu hayatın ve ömrün, asıl olarak kendisini ve evreni yaratan, kendisine nimet ve rızık veren Allah’ı ve birlikte paylaştığı toplumsal hayat düzeni içinde bireysel varlığının millet varlığına bağlı olduğu bilinciyle milletdaşlarını razı etmek için olduğunu içselleştirmektir.
Ruhani mutluluk sadece Allah’ı ve insanları memnun etmeye dönük bir hayat yaşamakta iken; bedensel mutluluk ise ölümden sonraki sonsuz hayatı kazanmak yani bütün maddesel beklentilerin tam olarak sadece cennette tatmin edilebileceğine inanıp asıl olarak cenneti kazanmak için Allah’ın istediği ilke, inanç ve kurallara göre yaşamakta olduğunu anlamak ve hayatı buna göre yaşamaktadır.
0 Yorum