HUKUK DAVALARINDA TANIKLIK
Günümüzde insan nüfusu ve stresli yaşamın artmasıyla birlikte herhangi bir davada şahsınızın tanık olarak dinlenmesi oldukça muhtemeldir. Nitekim davanın aydınlatılması için gereken bilgiler sizde mevcut olabilir. Dolayısıyla bu yazımızda tanıklık kurumunu inceleyeceğiz ve siz değerli okurlarımızın gelecekte bir davada tanık olarak dinlenmeniz halinde ne yapmanız gerektiğini yazımızda anlatacağız.
Her şeyden önce hukuk öğretilerinde tanığın tanımı ekseriyetle, davada taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında bilgisini mahkemeye anlatan kimse şeklindedir. Tanık uyuşmazlık hakkında bizzat gözüyle gördüğünü, kulağıyla işittiğini mahkemeye anlatır. Tanık, hukuk davalarında davanın aydınlatılması için kanunca sayılmış delillerden biridir. Davanın aydınlatılmasında yararlanılabilecek delillerden biri olması elbette hakimin yalnızca tanık beyanına itibar ederek hüküm kurması için yeterli değildir. Sonuçta insan olmanın getirdiği hatalar ve yanlışlıklar karşısında; yalnızca tanığın sözlü beyanına istinaden teknik- teknolojik delillere, imzalı evraklara üstünlük tanınması yerinde ve mantıklı bir yaklaşımdır. Fakat davayı aydınlatacak ne kadar delil olursa olsun tanıklık kurumu neredeyse hiçbir dava için vazgeçilemeyecek önemde bir delildir. Günümüzde insanların sosyal yaşantısı göz önüne alındığında mahkemeye sirayet eden uyuşmazlığa dair şahitliği olan kimselerin olma olasılığı çok fazladır. Bu nedenle tanıkların mahkemeye sunduğu bilgiler dava tarafları için sıradan görünse de bazen bir davaya yön verebilecek nitelikte bazen ise komple davanın seyrini değiştirebilecek bir etkidedir. Davanın tarafları olan davacı ve davalı dışında herkes tanık olabilir. Tanığın yaşı da önemli değildir yeter ki ayırt etme gücüne sahip olsun. Hatta tarafların yakın akrabaları dahi tanık olarak gösterilebilir. Tabi ki bu durumda tanığın mahkemeye sunduğu bilgiler hakim tarafından değerlendirilirken akrabalık durumu da göz önüne alınacaktır. Tanık dinletmek isteyen taraf, mahkemeye kendisine verilen süre içerisinde tanık listesi sunar. Hukuk muhakemeleri kanununa göre kısa zaman önce mahkemelerin ilk duruşması oluncaya kadar hatta ilk duruşmadan 2 hafta sonrasına kadar şahitler bildirilebilirken artık mahkeme sürecinin uzamamasına ve sekteye uğramamasına hizmet etmek için ilgili kanunda küçük bir değişiklik yapılarak delil ve şahit belirtme süresi kısaltılmıştır. Artık tensip zaptı ile dava taraflarından tanık listeleri talep edilmektedir. Yani her hangi bir sebepten tanık bildirme süresini kaçırıp tanıklarımızı dinletme hakkımızı kaybetmemek için artık bir dava açarken varsa tanıklarımızın ismini ve tanıklık yapacakları hususu dava dilekçemizde belirtmekte fayda vardır. Tanıklık kurumuna yeniden dönecek olursak her hangi bir davaya taraflarca sunulan o listede sizin de adınızın olması muhtemeldir. Bu listede tanıkların adı, kimlik numarası ve adresleri olması gereken unsurlardır. Mahkemece tanık dinlenmesine karar verilmesi halinde, tanığın belirtilen adresine davetiye gönderilir. Davetiye ise genellikle PTT aracılığıyla Tebligat Kanununda belirtilen şartlara dikkat edilerek tebliğ edilir. Bir kimsenin, tanık listesiyle mahkemeye tanık olarak sunulması halinde, bu kimse tanıklık yapmak zorundadır. Nitekim taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi ve böylece kamu düzeninin sağlanması tanığın mahkemede anlatacağı bilgilere bağlıdır. Dolayısıyla kanun ile tanıklık yapmak zorunlu kılınmıştır. Hatta tanıklık, kamu görevi olarak kabul edilmiştir. Mahkeme tarafından gönderilen davetiyede mahkeme salonu, dosya numarası, duruşma saati gibi bilgiler yer alır. Bu davetiye kendisine ulaşmasına rağmen herhangi bir mazeret sunmadığı halde duruşmaya gelmeyen tanığın zorla getirilmesine karar verilir. Bulunduğu adrese göre bu zorla getirme için Jandarma ya da emniyet müdürlüklerindeki ilgili personel görevlidir. Duruşma gününden önce tanık aranarak zorla götürüleceği aksihalde hakkında yakalama kararı çıkarılabileceği kendisine bildirilir. Hatta 500 TL'ye kadar para cezasına dahi hükmedilebilir. Yani 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği tanıklık yapmak istemeseniz dahi size belirtilen duruşma gün ve saatinde kimliğiniz ile birlikte duruşma salonu önünde olmanız gerekmektedir. Peki ben kendi eşim kendi çocuğum anne babam veya kardeşim hakkında onun aleyhinde olduğunu bildiğim davayı kaybetmesine neden olacak doğruları söylemek zorundamıyım? Hayır! kanunun izin verdikleri ile sınırlı olmak üzere bazı kimselerin tanıklıktan çekinme hakkı vardır. Bu husus hakim tarafından tanığa mahkemeye ilk girdiğinde beyanı alınmadan hatırlatılır. Örneğin hakim " Davacı veya davalı ile yakın akraba olmanızdan dolayı tanıklık yapmama hakkınız var. Yine de tanık olarak bildiğinizi namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız tüm değerler üzerine yemin ederek bildirmek istermisiniz? " şeklinde bir soru ile size tanıklık yapmak isteyip istemediğinizi sorar Eğer çekilme hakkı olan kimse tanıklık yapmak istemediğini beyan ederse tanık olarak dinlenilmez. Bu kimseler davacı veya davalıdan birinin nişanlısı, eşi, anne, babası, çocuğu, nişanlısı, eşinin anne babası ve çocuğu, evlatlığı, boşanmış olsa dahi eski eşi gibi sınırlı kişilerdir. Bunlar dışında dosyaya bakan avukatlar ve bazen doktorlar da tanıklıktan çekilme hakkına sahiptir. Duruşma gün ve saatinde orada olmanız önem taşımaktadır. Bunun yasal zorunluluk olmasının yanı sıra adalete ve kamuya hizmet etme duygusunun tatmini de göz önüne alınmalıdır. Yargı organlarının üstündeki iş yükünün fazla oluşu nedeniyle duruşma sırasının gelmesi bazen gecikebilecektir. Bu nedenle şahsınız dinleninceye kadar duruşma salonu önünden ayrılmamanız gerekmektedir. Tanıkların birbirlerinin beyanlarını etkilememesi için usulen tek tek dinlenmesi gerekir. Daha sonra duruşma başladığında ve tanıklık sıranızın gelmesi halinde mübaşir tarafından isminizin yüksek sesle söylendiğini duyacaksınız. Mübaşir sizden kimliğinizi alacak ve duruşma salonunda konuşmanız gereken yer olan tanık için ayrılan bölmeyi gösterecektir. Daha sonra hakim tanığa gerçeği söylemenin önemini, sözlerine başlamadan önce yemin edeceğini, yalan tanıklığın suç olduğunu hatırlatacaktır. Bilgilerinizi hakime anlatmadan önce kanun gereği yemin etmeniz gerekmektedir. Hâkim tanığa, “Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?” diye sorar. Tanık da cevaben, “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin eda edilmiş sayılır. Yemin sırasında duruşma salonunda bulunan herkes hakim ve avukatlar da dahil olmak üzere ayağa kalkar. Bu da yeminin ve tanıklığın önemini gösterir usulü bir davranıştır. Daha sonra hakimin soracağı sorular çerçevesinde tanık hiçbir heyecana gerek olmaksızın uyuşmazlığa dair bilgisini hatırladığı kadarıyla anlatır. Davacı ya da davalı taraflarca tanığa hiçbir şekilde sözlü müdahale edilemez. Aksi halde hakim duruşma salonunun düzenin korunması için gerekli önlemleri alacaktır. Davacı ve davalı avukatları söyleyecekleri bittiği anda hakimin verdiği sıra ile tanığa soru sorabilirler. Tanığın anlattığı tüm bu bilgiler, hakim tarafından duruşma tutanağına katip aracılığıyla yazdırılır. Hakim, tanığa, tanıklık ücreti isteyip istemediğini sorar. Eğer tanık ücret talep ediyorsa tanığın duruşmaya gelmesi karşısında yol masrafına yetecek cüzi bir ücret(25 ila 50 TL arasında) kendisine verilir. Tanık hakime vereceği cevapla bu ücreti talep edebilir ya da bu ücreti istemeyebilir. Tanık daha sonra duruşma salonunun arkasında bulunan seyirci yerine oturtulur ve duruşma bitip imzası alınıncaya kadar duruşma salonunu terkedemez. Duruşma bittikten sonra o sözleri kendisinin söylediğine dair imzası alınır ve tanığa kimliği iade edilir.İşte tanıklık genel anlamda bu şekilde olup bu yazımızda tanık olmanız halinde ne yapmanız gerektiğinden siz değerli okurlarımıza bahsettik. Yazımıza son verirken, tanıklığın önemine değinip her bir değerli okurumuza Türkiyedeki adaletsizlikten dem vuran insanlara istinaden, adaletin yalnızca devlet, hakim savcı ve avukatlar aracılığıyla değil vatandaş olarak her bir bireyin de emeği ile sağlandığını ifade etmek istiyorum. Adalete hizmet etmenin kim olduğumuz farketmeksizin önemli ve gerekli olduğuna dikkat çekerek adil bir dünya için tanık olmaktan kaçınmak yerine bu kutsal kamu görevinin yerine getirilmesine hizmet etmeyi ve bunu kanuni zorunluluktan öte kendi şahsımızın da vicdani olarak tatmin duygusuna ulaşması için yapmanızı naçizane tavsiye diyorum. AV.ŞULE YILDIZ GÜL
0 Yorum