HER HAKARET CEZALANDIRILIR MI? TCK anlamında ELEŞTİRİ ve HAKARET
Özellikle de sosyal medyada yapılan hakaretler, hakaret suçunun alenen işlenmesi anlamına gelecektir. Günümüzde hakaret suçunun sosyal medyada oldukça yaygınlaşması da dikkate alındığında bu hükmün önemi anlaşılacaktır.
HER HAKARET CEZALANDIRILIR MI?
TCK anlamında ELEŞTİRİ ve HAKARET
Günümüz modern devlet anlayışında düşünce ve ifade özgürlüğü temel hak ve hürriyet olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kazanımlarından olan düşünce ve ifade özgürlüğü ülkemizde de anayasamızca güvence altına alınmıştır. Peki sözünü ettiğimiz bu temel hak sınırsız mıdır? Düşünce ve ifadelerimizin sınırı nedir? Herhangi bir şahıs hakkındaki ne tür ifadelerimiz eleştiri boyutunda kalacaktır? Bu yazımızda Türk Ceza Kanunu çerçevesinde hakaret suçunu inceleyeceğiz.
Öncelikle bir fiilin cezalandırılması için kanunda suç olarak düzenlenmesi gerekir. Nitekim gerek Türk Ceza Kanunu’nda gerekse de diğer kanunlarımızda çeşitli fiillere cezalar öngörülmüş ve bu fiiller suç olarak düzenlenmiştir. Kanunilik ilkesi gereğince suç olarak düzenlenmeyen bir fiilden kimseye ceza verilmeyecektir. Yazımızın konusu hakaret fiili de Türk Ceza Kanunu’nda madde 125 ila 131 arasında suç olarak düzenlenmiştir.
Hakaret suçunda iki durum söz konusudur bunlar: huzurda hakaret ve gıyapta hakaret. Huzurda hakarette, mağdurun duyabileceği ve algılayabileceği şekilde hakaret söz konusudur. Örneğin A kişisi C kişisine doğrudan sözle, mektupla, e-posta veya sms yoluyla hakarette bulunmaktadır. Gıyapta hakarette ise en az 3 kişi ile ihtilat edilerek hakaret suçunun işlenmesi söz konusudur. Şöyle ki mağdurun bulunmadığı bir ortamda, failin hakaretini kendisi hariç en az 3 kişinin algılaması gerekir. Aksi halde 3 kişi şartının sağlanmaması halinde cezaya hükmedilmeyecektir. Örneğin A kişisi, C hakkındaki hakaretlerini, sadece B'nin olduğu bir ortamda dile getirmektedir. Dolayısıyla A'nın cezalandırılması söz konusu olmayacaktır.
Hakaret suçunun işlenme sureti bakımından ise 2 şekli söz konusudur. Bunlardan birincisi, bir kimseye belli somut bir durum veya olgunun isnat edilmesiyle kişinin şeref ve saygınlığının zedelenmesidir. Bu hükmü örnekler üzerinden biraz açmamız gerekirse; bir kimseye '' hırsızlık yaptın'' ''Ahmet'i dolandırdın'' gibi isnatlarda bulunmak hakaret suçuna vücut verecektir. Çünkü örnek verdiğimiz isnatların kişinin şeref ve saygınlığını zedeleyeceği, toplumsal ahlak kurallarımız da gözetildiğinde, açıktır. Bununla birlikte kişiye yapılan isnadın mahkeme huzurunda ispatlanması halinde hakarette bulunan kimseye ceza verilmeyecektir. Örneklerimiz üzerinden açıklayacak olursak hırsızlık yaptığı ileri sürülen kimsenin gerçekten de hırsızlık yaptığı mahkeme huzurunda ispatlanırsa hakarette bulunan kişiye ceza verilmeyecektir. Fakat şu önemli hususa da değinmek gerekir ki bir kimsenin herhangi bir suçtan mahkûm olması halinde bu kimseye işlenen suçtan bahisle hakaret edilmesi yine hakaret suçunu oluşturacaktır. Örneğin hırsızlıktan ceza almış birisine ''hırsız'' demek yine hakaret suçunu oluşturacaktır. Aksinin kabulü kişinin ömür boyu manevi olarak cezalandırılması anlamını taşır ki bu durumun hukukumuzca kabulü mümkün değildir.
Hakaret suçunun işlenme bakımından ikinci şekli ise; genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla kişinin değersizleştirilmesi ve rencide edilmesidir. Burada gözetmemiz gereken unsurlardan birisi de toplumsal ahlak kurallarımızdır. Nitekim bu kurallar vasıtasıyla hangi ifadelerin kişinin rencide edilmesi sonucunu doğuracağını öngörebiliriz. Hakaretin bu şeklinde kişiye herhangi isnat söz konusu olmayıp direkt onun kişilik değerlerini hedef alan ve kişiyi rencide edici ifadeler söz konusudur. Bu hükmü örnekler üzerinden açmamız gerekirse; yazımızda yer veremeyeceğimiz kadar ağır ve galiz küfürler, geri zekalı, köpek, namussuz gibi ifadelerin kişilerin rencide edilmesi sonucunu doğuracağı açıktır.
Elbette hangi ifadelerin hakaret boyutuna ulaşacağının kanunda tek tek yazılması mümkün değildir. Fakat bu hususta biz hukukçuların ve vatandaşlarımızın yararlanabileceği Yargıtay içtihatları bulunmaktadır. Bununla birlikte yaşadığımız toplumun değer yargıları, ahlak kuralları da bize bu konuda ışık tutacaktır. Nitekim örnek vermek gerekirse:
Yargıtay kararlarında geçtiği üzere bir kimseye beddua edilmesi hakaret suçunu oluşturmayacaktır. Örneğin '' Allah belanı versin'' gibi beddualar bakımından bir kimse cezalandırılmayacaktır.
Yine Yargıtay kararlarında geçtiği üzere; sanatçı, futbolcu, siyasetçi gibi topluma mal olmuş kimseler hakkında yapılan eleştiriler, alelade kimseler hakkında yapılan eleştiriler ile aynı derecede değerlendirilmeyecektir. Nitekim topluma mal olmuş bu kimseler hakkında yapılan yorum ve eleştiriler biraz daha esnek değerlendirilecektir. Bu demek değil ki bu kimselere yapılacak hakaretler cezasız kalacak. Elbette bu kimselerin de kişilik değerleri vardır ve hukuk düzenince korunması gerekir. Fakat onların eleştiriye daha açık olması beklenir. Dolayısıyla herhangi bir kimse hakkındaki eleştirinin hakaret olarak nitelendirilmesi mümkünken, aynı eleştirinin ünlü birisine yapılmış olması bazen ağır eleştiri sınırında kalması sonucunu doğuracaktır.
Hakaret suçu için öngörülen cezalara değinecek olursak; hakaret suçunu işleyen kimse (fail), 3 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılır. Yani hakaret suçunu işleyen kimse hakkında hapis cezasına karar verilebileceği gibi bu kimse hakkında, hâkimin takdiri ile, sadece para cezasına da hükmedilebilir.
Fakat kanunumuzda cezayı artırıcı haller de öngörülmüştür. Örneğin, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek, kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerinden bahisle hakaret edilmesi halinde verilecek cezanın alt sınırı 1 yıl olacaktır. Böylece alt sınır olan 3 ay bu hallerde 1 yıl olacaktır.
Hakaretin alenen işlemesi yani çok sayıda insanın algılayabileceği şekilde işlenmesi halinde ise ceza altıda bir oranında artırılacaktır. Özellikle de sosyal medyada yapılan hakaretler, hakaret suçunun alenen işlenmesi anlamına gelecektir. Günümüzde hakaret suçunun sosyal medyada oldukça yaygınlaşması da dikkate alındığında bu hükmün önemi anlaşılacaktır.
Hakaret suçundan bir kimsenin cezalandırılması için hakarete uğrayan mağdurun şikâyette bulunması gerekir. Yani failin cezalandırılmasını talep etmesi gerekecektir. Kanunumuzda şikâyet için ise failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık süre öngörülmüştür. Bu süre içerisinde şikâyet hakkının mağdurca kullanılması gerekir.
Bu yazımızda hakaret suçunu belli başlı noktalarıyla inceledik. Elbette ki hakaret suçunu tüm unsurlarıyla incelememiz ve bu yazıya dökmemiz mümkün değildir. Takdir edersiniz ki böyle bir durumda sayfalarımız uzayıp gidecektir. Yazımıza son verirken düşünce ve ifade özgürlüğümüzün önemine, aynı zamanda haklarımızı kullanırken başkalarının da hak ve özgürlüklerine riayet etmemiz gerekliliğine dikkatinizi çekmek isteriz.
GÜL HUKUK BÜROSU
AV ŞULE YILDIZ GÜL
0 Yorum