Telefon
WhatsApp
ERMENİLERİN TÜRKİSTAN’DA YAPTIKLARI KATLİAMLAR

       Osmanlı tarihinde milleti sadıka olarak nitelendirilen Ermenilerin, Türklere kanlı bir düşman olarak ortaya çıkışlarının tarihi 19.yüzyıla dayanır. Oysa Ermeniler, Selçukluların Anadolu’yu vatan edindikleri 11.yüzyıldan beri huzur ve barış içinde yaşıyorlardı. Türkler, Bizanslıların aksine Ermenilere büyük bir müsamaha ile davranmış, inançlarını ve milli kimliklerini korumaları için gerekli tüm şartları sağlamışlardı. Buna bağlı olarak da Selçuklu ve ardından yüzlerce yıl süren Osmanlı egemenliği altında varlıklarını koruma, sosyal ve ekonomik olarak güçlenme imkanı elde etmişler, kendilerine karşı hiçbir ayrım söz konusu olmayarak Türklerle bir arada ve güven içinde yaşamışlardır.

       Halbuki Bizans ile Ermeniler arasında çok ciddi bir mezhep ihtilafı vardı ve Bizans İmparatorluğu Ermeni varlığını zayıflatmak için elinden geleni yapmış, onları Trakya’dan Çukurova’ya, Anadolu’nun muhtelif yerlerine sürekli sürgün etmiş, baskı ve zulümle kimliklerini yok etmeye çalışmıştı. Denilebilir ki Türkler gelmemiş olsalar, tıpkı diğer kadim Anadolu halkları gibi Ermeniler de Rumlar içerisinde eriyip yok olacaklardı. Ermeniler de bunun idraki içinde davrandılar ve Türk devletlerine sadık bir teba oldular.

       Ancak Rusya ve İngiltere’nin güçlerini artırarak gözlerini Osmanlı topraklarına dikmeleri ile farklı bir tutum ortaya çıktı. Dönemin bu iki emperyal gücünün kışkırtmaları ile 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ermeniler arasında ayrılıkçılık fikirleri güçlenmeye, Türklere karşı isyan ve saldırılar ortaya çıkmaya başladı. Bu şiddet ve isyanları organize etmek amacıyla çeşitli Ermeni örgütleri de kurulduğunu görüyoruz. Bunların en ünlüleri Hınçak ve Taşnak Partileriydi.

       1887’de İsviçre’nin Cenevre kentinde kurulan ve daha sonra Rusya’nın etkisine girerek Doğu Anadolu’yu Osmanlı Devleti’nden koparmak için şiddet eylemlerine girişen Hınçak Partisi, Birinci Dünya Savaşı sırasında da Ruslarla işbirliği yaparak birçok katliama öncülük etmiştir. Meşhur 1895 Babıali olaylarının düzenleyicisi de bu örgüttür.

       Bir diğer Ermeni terör örgütü de 1890 yılında Tiflis’te kurulan Taşnak (Taşnaksütyun) Partisi’dir ve bu örgüt de kurulmasının ardından hiç vakit kaybetmeden kanlı eylemlere girişmiştir. Diyarbakır (1894) ve Van (1895) isyanları başta olmak üzere ülkenin her yerinde ayaklanma ve kanlı eylemler yapmışlar, 1905’te 2. Abdulhamit’e Yıldız suikastını düzenlemişlerdir. Bu örgütün Birinci Dünya Savaşı yıllarında Azerbaycan’da da pek çok terör eylemine başvurduğunu ve 31 Mart katliamlarının başlıca sorumlusu olduğunu da görüyoruz. Taşnak Partisi, bugün de diaspora Ermenileri ve Ermenistan hükümeti üzerinde en etkin örgüt durumundadır.

       Velhasıl gerek Hınçak ve gerekse Taşnak partileri etrafında örgütlenen ayrılıkçı Ermeniler, bu terör eylemlerinin yanı sıra Ruslarla da birleşerek birçok katliama imza atmışlardır. Mesela 93 harbi olarak bilinen 1877 -1878 tarihli Osmanlı– Rus Savaşı sırasında yaşadıkları topraklara ihanet ederek Ruslarla birlikte hareket etmiş, onlarla işbirliği yaparak Türkleri arkadan vurmuşlardır. Bu ihanet ve sivil Türklere yönelik katliamlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında ise akıl almaz boyutlara ulaşmış; Ermeni tedhişi sonucu yüzbinlerce masum sivil Türk hayatını kaybetmiş, köyler, kasabalar, şehirler yakılarak harabeye çevrilmiştir.

       İlginçtir, yüzyıllarca Türkler sayesinde milli varlıklarını koruyabilmiş olan Ermenilerin, birden bire dünyanın her yerinde Türk düşmanına dönüştüklerini, içlerindeki kini, nerede olduğuna bakmadan Türk kimliği taşıyan herkese karşı kusmaya başladıklarını görüyoruz. Sovyet döneminde Türkistan Türklerine karşı yaptıkları bunun en çarpıcı örneklerinden biridir.

       Bugünkü Özbekistan ve Kazakistan’da Sovyetlerle işbirliği içindeki Ermenilerin, Kızıl Ordu saflarında uyguladıkları zulüm ve katliamların belgeleri bağımsızlıktan sonra bir bir ortaya çıkarılmaya başlamıştır. Bununla ilgili sadece bir olayı bile zikretmek kimi Ermenilerin Türklere karşı kinlerini ortaya koymaya yeter kanaatindeyim.

       Bilindiği gibi Ocak 1918’de Hokand’da özerk bir devlet kurulmuştu. Ancak Bolşevikler bu devleti ortadan kaldırmak için harekete geçince Türkler şehri savunmaya başladılar. Ne var ki arada çok büyük bir silah ve asker dengesizliği vardı ve bunun sonucunda 22 Şubat 1918’de Hokand işgal edildi. Ancak Bolşevik ordusunun önemli bir kısmı Ermeni askerlerden oluşuyordu ve bu askerler kısa zamanda Hokand’ın altını üstüne getirerek harabeye çevirdiler. Şehir baştan sona yakıldı ve yarısına yakın bölümü oturulamaz hale geldi. Şehirde on bine yakın insan, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden acımasızca katledildi. Çocukların bile başları satırlarla kesilerek yollara fırlatıldı.

       Elbette Sovyet yönetimi, Ermeni askerlere bu fırsatı verirken onların nasıl davranacaklarını tahmin ediyordu. Çünkü Ruslar, Anadolu’da ve Azerbaycan’da Ermenilerin Türklere ne yapabileceklerini çok iyi görmüşlerdi. Dolayısıyla Sovyetlerin Ermenileri Kızıl Ordu safına özellikle kattıklarını söylemek yanlış olmaz.

       Ermeniler ise bunu Türkleri katletmek için ellerine geçen yeni bir fırsat olarak görmüşler ve tüm barbarlıklarını Türkistan Türkleri üzerinde uygulamışlardır. Diğer taraftan Türkistan Türklerine yönelik Ermeni şiddeti sadece Hokand olayıyla sınırlı değildir ve bunlar, bağımsızlıktan sonra ilgili Türk ülkelerindeki tarihçiler tarafından birer birer ortaya çıkarılmaya başlamıştır.

       Diğer yandan 1918 Hokand katliamı başta olmak üzere Sovyet döneminde Ermeni asker ve yöneticiler eliyle Türkistan Türklerine uygulanan şiddet ve katliamların aydınlatılması, anlatılması ve üzerinde iyi düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Türk devletlerinin, Ermenilerin bu davranışını iyi tahlil etmeleri ve Ermenilerin eline fırsat geçtiğinde Türk kimliği taşıyan herkese nasıl zalimce davranabildiklerini görüp anlamaları ve bu konuda dikkatli olmaları gerekiyor.  

       Elbette Ermenilerin tarih boyunca gerçekleştirdikleri katliam ve zulümlerin altında dış güçlerin desteğiyle Hazar Denizi’nden Akdeniz’e uzanan sözde Büyük Ermenistan’ı kurma hayali yatmaktadır. Ancak Türkler en zor zamanlarında bile buna imkan vermemişler ve önüne set çekmişlerdir. Ermeniler de bunun intikamını “Türk” olan herkese karşı kin beslemekle çıkarmaya çalışmışlardır.

       Ne var ki milleti sadıka olan bir milleti kana susamış bir topluluk haline dönüştüren büyük devletler de Türkiye’yi zayıflatmak, Türk dünyasının bir ve bütün olmasının önüne geçmek için Ermenileri kullanmaya devam etmektedir. ABD Başkanı Joe Biden’ın aradan 106 geçtikten sonra 1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanımlaması bunun son örneğidir. Fakat gerçekler apaçık ortadadır. Ermeniler ve onun arkasındaki dış güçler dün olduğu gibi bugün de başarılı olamayacaklardır.

       Bize düşen Taşnak ve Hınçak fantazilerinden halen kopamayan Ermenilerin sadece Türkiye Türklerini değil yeryüzündeki bütün Türkleri kendilerine düşman olarak gördüklerinin idrakinde olmak ve bu konuda da Türk dünyası olarak ortak hareket edebilmektir.

 

Kahramanmaraş Özel Karaoğlan kişisel gelişim kursu

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Reklam

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

Kahramanmaraş Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği