Telefon
WhatsApp
DOĞU TÜRKİSTAN: HER GÜN BİR GAZZE!

Bilindiği gibi Kudüs, dört tepe üzerine kurulmuş bir şehirdir. Zeytin Dağı da bunlardan biridir. Mescid-i Aksa bölgesi, Hz. Davut’un kurduğu Doğu Kudüs’ün tam ortasında, Hz. İbrahim’le oğlu Hz. İsmail arasındaki kurban olayının cereyan ettiği kayalık tepede yükselir. Mescid-i  Aksa’nın hemen yanında Hz. Davut’  kabrinin bulunduğu ve Hz. İsa’nın çarmıha gerilmek istendiği Sion Tepesi yer alır. Dolayısıyla Kudüs bu yönüyle üç ilahi din mensupları için de kutsal bir mekân kabul edilir.

İsrail, ilahi dinlerin bu kavşak yerini başkent ilan etmiş ve uluslararası alanda da kabulü için uzun zamandır çaba göstermektedir. Trump döneminde ABD büyükelçiliği ve onu takiben birkaç ülke daha büyükelçiliğini Kudüs’e taşımışsa da dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu bu oldubittiye uzak durmakta ve başkent olarak Tel Aviv’i kabul etmeye devam etmektedir.

Ancak İsrail, bir terör devleti gibi davranarak Kudüs’ü Müslümanlardan boşaltmak ve oraya tamamen hâkim olmak için Doğu Kudüs’ü sık sık ablukaya almakta ve hayatı çekilmez duruma getirmeye çalışmaktadır. Son olarak Ramazan ayının son günlerinde yine vahşete başvurarak Müslümanların Mescid-i Aksa’ya girişlerine engel olmaya çalıştı ve buna karşı çıkanlara uyguladığı şiddet ve terörle yeni bir İsrail-Filistin çatışmasının fitilini ateşledi.

Kudüs’ten sonra hedef olarak Gazze’yi seçti ve sivilleri de hedef alarak karadan, deniz ve havadan  başlattığı  bombardımanlarla onlarca masum insanı kadın, çocuk demeden katletti; hastaneleri, kentin altyapılarını, sulama şebekelerini , tarım arazilerini , vurarak katliama halkı tümüyle açlık ve yokluğa mahkum etme politikası uygulamaya başladı ve buna şu ana kadar ara vermeden devam ediyor. İsrail bu saldırıları dünya kamuoyuna aktarılmamasını temin için uluslararası medya kuruluşlarının da bulunduğu medya binasını da yer ile bir etmekten kaçınmadı.

Bu acımasız saldırı ve katliamlara, en büyük tepki, her zaman olduğu gibi yine Türkiye’den ve Türk kamuoyundan geldi. Daha Mescid-i Aksa’ya girişlerin engellenmeye başlanması ile başlayan tepkiler, İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırıları ile zirveye ulaştı ve salgın ortamına rağmen halk sokaklara dökülerek, İsrail misyonlarının önünde toplanarak protesto etti. Aynı şekilde hükümet de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere harekete geçti. Hem olayı en şiddetli şekilde kınadı hem de İsrail’in saldırılarını durdurabilmek için dünya devletlerini tutum almaya çağırmak için yoğun bir diplomatik çaba göstermeye başladı. İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT)’yi olağanüstü toplantıya çağırdı, BM’nin harekete geçmesi için yoğun mesai harcadı.

Bütün bunlar son derece önemli ve tarih boyu zulmün karşısında durmayı kendisine görev edinen Türk milletinin karakterine uygun bir tutum ve davranıştır. Ayrıca Filistin, Araplara bırakılamayacak kadar önemli bir meseledir. Ancak, yaşananlar karşısında bir ikilemin de ortaya çıktığını belirtmek bir vicdan borcudur. Filistinlilere yapılan zulümlerden, haberdar olabiliyor ve bunu evlerimizde, günlük hayatımızda hissedebiliyoruz. Ya Çin’in Doğu Türkistan Müslümanlarına yaptıkları zulüm!

Tabii, acının kıyaslaması olmaz, olmamalı elbette. Her zulüm yaşayanlar için bir büyük dram ve vahşettir. Lakin bilinmelidir ki, Doğu Türkistan’da her gün bir Kudüs, her gün bir Gazze trajedisi yaşanmaktadır.  İnsanlar, Çin’in demir perdesi arkasında, çığlıkları demir kafesler ardında, duvarlar arasında kaybolarak katledilmekte, dünyanın sessizliğinden yararlanılarak her gün çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç demeden yok edilmektedir. Bu sadece fiziki bir ölüm değildir. Toplama kampları yoluyla, çocukların mankurtlaştırıldığı kamplarla, günlük hayattaki her türlü Türk ve Müslüman kültürel izinin bir bir yok edilmesi ve yasaklamasıyla ruhen de bir katliamla karşı karşıyadırlar. Kadim bir Türk boyu, bin yıldan fazladır Müslüman olan bir halk tarihten silinmek istenmektedir, hem maddi hem de manevi olarak.

Öyleyse, Doğu Türkistan konusundaki bu sessizlik niye? Niçin, onlarca yıldır bir şey yapmıyorlar, gözlerini kapatıyorlar diye eleştirdiğimiz Batılı ülkeler sembolik de olsa harekete geçmişken biz niye sessiziz? Niçin kardeşlerimizin yok edilmesi karşısında feveran etmiyor, ayağa kalkmıyoruz. Yoksa görmediğimiz, ekranlar yoluyla evlerimizin içine giremediği için mi?

Ama biliyoruz ki, öğrenmek isteyenler için görülecek yüzlerce görüntü, duyulacak binlerce tanık sesi var.

Kahramanmaraş Özel Karaoğlan kişisel gelişim kursu

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Reklam

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

Kahramanmaraş Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği