ÇİN BÜYÜKELÇİLİĞİ’NİN KÜSTAHLIĞI
Ancak Çin, tarihten çok iyi biliyor ki Türk Milleti bu hilelere kanmaz ve Türkiye Türkleri Doğu Türkistanlıların en büyük hamisidir.
Çin Büyükelçiliği Türkiye’nin içişlerine karışan skandal bir paylaşıma imza attı. Türkiye’nin bir siyasi parti liderini ve Türkiye’nin başkentinin belediye başkanını, 31 yıl önce Çin’in Doğu Türkistan’ın kadim şehri Kaşgar’da gerçekleştirdiği ve tarihe Barın Katliamı olarak geçen, yüzlerce Türk’ün üzerlerine uçak ve helikopterlerden ateş açılıp, top ateşine tutularak acımasızca katledildiği soykırım ve zulümle ilgili görüşlerini dile getirdikleri için tehdit etti. Böylece gerçek yüzünü de ortaya çıkmış oldu.
Çin, tarih boyunca ülkelere sinsi bir şekilde nüfuz etmeye çalışmıştır ve bugün de aynı şeyi yapmaktadır. Nüfuz etmeye çalıştığı ülkede kendi konumunu güçlendirene kadar hiçbir tepkide bulunmayarak, bütün planlarını sinsice yürütmeye devam eder. Güçlendiğini, elinde koz olduğunu düşündüğü zaman da hemen harekete geçerek ilgili ülkeye baskı yapmaya, onun iç ve dış politikasını etkilemeye çalışır.
Çin’in Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerine ve orada elde ettiği konumuna bir bakalım. En son altı ülkeyi ziyarete çıkan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin İran ziyareti sırasında iki ülke arasında 400 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandığı duyuruldu. Yani Çin, ucuz petrol karşılığında İran’ın tüm altyapı ve stratejik tesislerine ortak olacak. Bu ise, İran’ın Çin tarafından kontrol edilmesi anlamına gelmektedir. Anlaşılıyor ki yıllardır İran’la sürdürdüğü ilişkileri son noktasına getirmiş ve İran’ı bir anlamda denetimi altına almış durumda. Nitekim bu anlaşma açıklanana dek konunun uzmanları dışında kimsenin Çin’in İran’daki etkisi hakkında bilgisi yoktu denilebilir. Oysa yıllar boyunca, kendini dünya kamuoyunun dikkatinden gizlemeyi başarmış ve ABD ve Avrupa ülkeleri ile olan olumsuz ilişkilerinden yararlanarak İran’a tam anlamıyla sızmayı başardığı, bu ülkeyi kendine bağımlı hale getirdiği görülmektedir. Ve sonunda adı geçen 400 milyar dolarlık anlaşma ile de İran’ı tamamen kendi safına çekmiş oldu.
Suriye’ye bakalım. En son Çin’in bu ülkeye beş bin asker göndereceği açıklandı. Aslında biz her ne kadar Suriye rejimi yanında sadece Rusya ve İran’ı görüyor olsak da, aslında Beşar Esed’in en büyük destekçilerinden biri de Çin’dir. Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine karşı yaptığı harekâtlarda, daima Türkiye’nin karşısında durmuş, başarısız olması, harekâtları durdurması için çabalamıştır. O sıralardaki Çin yetkililerinin açıklamaları ile basında yer alan haber ve yorumlara bakıldığında bu rahatlıkla görülecektir. Çin kamuoyu en az Rus kamuoyu kadar Türkiye’nin aleyhinde davranmıştır.
Yine Kuzey Irak’ta en büyük yatırımcı ülke Çin’dir ve ekonomik olarak oraya girip Kuzey Irak’ı da kontrol altına almaya başlamıştır.
Yani Türkiye’nin doğu ve güneyi sinsi bir şekilde Çin tarafından kuşatılmıştır. Kızıl Çin, ülkemize, “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” başta olmak üzere çeşitli liman satın alma, fabrikalar kurma, maden sahalarını elde etme gibi ciddi ekonomik yatırımlar yapmakta ve ekonomik bir güç olmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin her yerinde Çinli yatırımcıları görmek artık sürpriz olmaktan çıkmıştır.
Ancak Çin, tarihten çok iyi biliyor ki Türk Milleti bu hilelere kanmaz ve Türkiye Türkleri Doğu Türkistanlıların en büyük hamisidir. Bu sebeple Çin, sadece ekonomik alanda değil medya sahasında da ciddi yatırımlar yaparak bu hassasiyeti törpülemeye çalışmaktadır. Bu konuda, bu ülkeye teşne olmaya hazır ya da zaten teşne olmuş bazı kişi ve kesimlerin de büyük desteğini almış durumdadır. Çeşitli dezenformasyon ve yalanlarla Doğu Türkistan meselesini yalnızlaştırmak, Uygurları ötekileştirmek için elinden geleni yapmaktadır.
Son olayda ise, Türkiye’yi çevrelemiş olmanın verdiği cesaretin yanı sıra ülkemize yaptığı yatırımlara da güvenerek içişlerimize karışma ve bunu siyasetçileri tehdit etme boyutuna vardırdığı görülüyor. Aslında bu şekilde doğrudan Türkiye’yi hedef alıyor ve ülkemizi bölmeye çalışacağı tehdidini savuruyor.
Bu ise çok tehlikeli bir gelişmedir. Çin’e haddi bildirilmezse gizli açık bir şekilde böyle davranmaya devam edecek, iç ve dış politikamızı tayin etmeye çalışacaktır.
Bu sebeple Çin büyükelçisine haddi bildirilmeli ve istenmeyen adam ilan edilmelidir.
Unutmayalım, Çin sadece Türk’ün öfkesini görünce siner.
HRC MEDYA
0 Yorum