BU DÜNYADAN BİR CAHİT YEŞİLYURT GEÇTİ!
Cahit Yeşilyurt, sakin ama içi fokur fokur kaynayan bir insandı. O bir başkaldırı adamıydı!
Cahit Yeşilyurt denildiğinde ilk olarak onun şair yönü aklıma gelir; yüreğinde hissettiği acıların kâğıda güçlü vurguyla yansıması sonra fiziki görüntüsü ve onun sakin görüntüsü… aslında Cahit Yeşilyurt derin duygularını şiire ustalıkla aktaran bir şair bir başkaldırı adamıdır! Bosna’da Müslümanlara yapılan zulme başkaldırmış, dizelerinde acımasız katilleri ağır şekilde yermiştir. Anadolu çocuğu olarak hislerini yüksek sesle dile getirebilse herhalde içindeki isyanın ne derece girdaba dönmüş olduğu daha iyi anlaşılabilirdi.
Onun şiirlerini tanımak aslında Cahit Yeşilyurt’u duygusal olarak yakından anlamak ve tanımak demektir. Çünkü şiirlerindeki isyan, Müslümanların ezilmişliğini kanıksayanlara ağır darbedir! Duygularını ustalıkla yansıtır, her mısrasında bir yenilik vardır. Şiirlerinde derinlik vardır; okuyucuyu içine çeker ve düşünceye sevk ederken aynı zamanda azap çektirir! Şüphesiz onun şiirlerinde tasavvufi düşüncenin etkileri vardır. Onun şiirlerindeki metafor, ses, aliterasyon ve estetik yapı okuyucuya zevk verir. İçselleştirdiği duygularını coşku ve ahenkle yansıtır. O, okuyucunun ruhuna hitap eden, derin anlamlar taşıyan kelimelerle şiirsel bir atmosfer oluşturur ve gerçekleri sunar. Şiirlerinde Türkçeyi güzel kullanmakla birlikte hem güncel kelimeleri hem de eski kelimeleri şiirlerinde kullandığı görülür.
Cahit Yeşilyurt’un ilk şiiri Hece Dergisinin ilk sayısında Ocak 1997 yılında yayınlanır. “Güz Ritmleri “adını taşıyan şiirde onun tabiatı ustalıkla tasvir ettiği görülür. Ayrıca iç sıkıntıları şiirin derinliğine yansımıştır!¹
Yeşilyurt, şiirlerinde bireysel ve toplumsal konulara ağırlıklı olarak değinir. Anadolu çocuğu olarak aidiyet duygusuyla bağlı olduğu çevresi ve yaşadığı İslam coğrafyası ana hatlarıyla şiirlerinde ve öykülerinde yer bulur. Modern hayatı eleştirir. “Sana Dair” şiirinde bunun örneği vardır.
“Kapitol’ün sütunlarına yaslanarak selamlıyor, / Tanrı’ya küfrederek geçip giden, / Konsül’ün caddelere kustuğu haramileri” dizeleri “Artık senin türkülerin yavrucuğum, / Bir dünya devriminin kopacak velvelesine, / Bütün tepelerden boşanan kısraklar suretinde, / Bir güzellemedir” diye devam eder.²
Tasavvufi merkezli Türk şiirinin usta kalemlerinden Cahit Yeşilyurt, belki de kendisinin bile farkına varmadığı destansı söylemlerini sadece şiirlerinde değil aynı zamanda öykülerinde de ustaca ifade edebilmiş ender şahsiyetlerden biridir.
Cahit Yeşilyurt’un yazdığı şiirler klasik tarza yakındır. Çünkü şiirlerinde beyit nazım birimi ile gazel nazım şeklini hece veznine yakın biçimde serbest tarzdan yararlanarak yazmıştır. Kısa şiirler de yazan Şair, güncel kelimeleri de şiirlerinde kullanmıştır. internet, porno, globalizm, informatik, kolonyalizm, protez, bilgisayar, bu kelimelere örnektir.
Şiirleri ve öyküleri İslami dergi ve antoloji kitaplarında yer aldı. Bunlardan bazıları; Dergâh, Yedi İklim, Hece, Mavera, Vesika, Edebiyat, Edep, Talebe, Yeni Şafak (Gazete) ve Zaman (Gazete) gibi dergi ve gazetelerde yayınlandı.
Can Dökerim İzlerine (1962), Yağmurlar Kitabı (1997), Yıkıldı Bak Güneşin İskelesi (Bütün şiirleri, 2005) gibi kitaplar, kısacak ömrüne sığdırdığı eserleridir.
Usta şairler, Cahit Yeşilyurt için şunları söylemiştir:
Necip Tosun: “Yeşilyurt, bireysel olanla toplumsal olanı kendine özgü üslubuyla hiç sırıtmadan aynı potada eritmeyi başarır. Ulusunun yaşadığı acılara sahip çıkarken, ihanete uğramış ulusunun sözcüsü gibidir.”3
Abdurrahim Karadeniz: “O’nun şiiri, kişiyi tekil yalnızlığından kurtaracak sığınaklar inşasına yöneliyor... O’nun mısra bilincine de dikkat çekmek gerekir. Tüm dizeleri öncelikle dize oluşlarını başarmış ses, imaj, anlam ve tasarım bütünlüğünü yansıtır.”4
Cahit Zarifoğlu: “Yeşilyurt, şiirin dışında, içindekileri içinde tutmanın ne olduğunu anlamışa benziyor. Belli bir yapı becerikliliğine erişmiş bu şiirlerinde. Cahit Yeşilyurt için belli bir inşa ustalığına erişmiş dedim. Sıralamaları iyi.”5
Kıymetli bir ağabeyim, sohbetinden zevk aldığın edepli bir şahsiyet ve her şeyden önemlisi benim edebiyat idolümdü! Bir yaz günü çay ocağına oturmuş sohbet ediyorduk. Bir yandan çaylarımızı yudumluyor bir yandan da edebiyattan, şiirden konuşuyorduk. Bir öykü seçkisinde “Kuddüs Kuşu” isimli bir öyküsünü okumuştum. Birden o öykü aklıma geldi. “Deli Rasim’in” sözleri kulaklarımda çınladı.
“…İçimden dedim ki: Allah’ım, güzelim benim! Şu kuş fukarasının zikrinin, tesbihinin yüzü suyu hürmetine, şu zincirlik kuluna da lütfundan kerem eyle! Böyle yalvardım ya içimden, vaaayyy sen misin isteyen! Bir iltifat, bir iltifat ki sorma, içim öyle bir hoşlukla doldu ki sorma nasıl anlatsam!...Velhasıl yanıyordum abi! Dakikalarca ağladım…”
Öykülerindeki derinlik, onun ruhunda hissettiği iç sıkıntılarının da yansımasıdır. Tıpkı “Kuddüs Kuşu”nda olduğu gibi.
Ne yazık ki çok az insan onu edebiyatçı yönüyle tanır. mektupedebiyatdergisi.com’da onunla ilgili yazdığım bir makaleyi yayınlamıştım. Yine “Sürgün Duygular” isimli öykü kitabımda da “Cahit Hoca, Deli Rasim ve Kuddüs Kuşu” isimli öykümle tanıtmaya çalışmıştım.
Bir edebiyatçı olarak dileğim, önümüzdeki zamanlarda Cahit Yeşilyurt adına şiir yarışmaları düzenlenmesi, çeşitli etkinliklerle anılmasıdır.
Kaynak
(1-2) Eyüp Tekin, (Yüksek Lisans Tezi), Hece Dergisi Üzerine Bir İnceleme (1997-2002), Konya 2019. S. 155.
(3-4-5) biyografya.com
İhsan Işık, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2009.
0 Yorum